Anadolu kavağı gezi notlarıma başlarken, Hz. Yuşa tepesi ve Yoros Kalesinden yol üzerimde olduğu için ilk başta anlatacağım. Beykoz’a bağlı Anadolu Kavağı. Üsküdardan sonra Beykoz korosu tarafında inerseniz 15A sizi tam Anadolu Kavağına götürüyor.
Sayfada neler var
Hz. Yuşa Tepesi
İlk durağımız bu tepe oldu. Anadolu Yakası’nın en güzel iki tepesinden birine sahip olan Yuşa Tepesi’nin öyküsüde gerçekten duygusal. Burası bana dertli olan insanların, dertlerine dermen olacak en ufak ışığa bile nasıl inanarak koştuklarını gösterdi. Hz. Yuşa’nın mezarı olduğu düşünülen alanın etrafında gezerken, dua eden insanların hüzünlerini hissettim.
Peki Hz. Yuşa kim, bu tepeyle ilgisi nedir?
Yuşa tepesi Boğaziçi’nde ahile en yakın ve en yüksek tepedir. Yuşa Camii ve Yuşa Aleyhisselam’ın Türbesi, bu tepenin zirvesinde Karadeniz’i ve Boğaz’ı aynı anda gören muhteşem bir komundadır. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutlusal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişlerdir.
Osmanlı döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa (Ö.1761) tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırılmıştır. 3. Osman’ın sadrazamlarından olan bu zat aynı zamanda, burada bulunan ve halk arasında Yuşa peygambere izafe edilen mezarın etrafına kagir bir duvar çektirmiş, bir türbedar ile türbenin bakımını ifa etmek için görevliler tayin ettirmiş ve onlar için odalar yaptırmıştır.
Yuşa Tepesi Yuşa Tepesi Yuşa Tepesi Yolu
Yuşa Peygamber, Yusuf (a.s) neslinden olup, Hz. Musa’nın çağdaşıdır. Hz. Musa’nın Genç Yuşa ile “iki denizin birleştiği yere” kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s) ile buluşmaları Kur’an’ı Kerim’de Kehf Suresinin 60-65. ayetlerinde anlatılır. Burada Hz. Musa’nın yanındaki genç adamın Hz. Yuşa olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır.
Bu taraflar kesinlikle özel aracı olanların gezebileceği bir yer. Hz. Yuşa’dan sonra çok uzun süre dolmuş bekledik. Yazımın başlangıç kısmınada burada başladım. Gelmeden önce araştırma yapmıştım. Anadolu Kavağına yakın gezilecek yerler neresi diye? Hz. Yuşa tepesi ve Yoros Kalesi en yakınlarda çıktı. Yürüyerek her yeri gezerim dedim ama evde ki hesap çarşıya uymadı 🙂 Havanın sıcak olması da bu tarafları etkilemediğinden , hem donduk hem de bir tarafımız geziden tat almadı.
Yoros Kalesi
Yuşa Tepesinden sonra bir tepe de Yoros Kalesineydi. Oldukça yokuş olan yolu yürüyerek bitmek bilmedi 🙂 Anadolu kavağı durağının üst tepelerine bakınca kale kalıntılarını görüyorsunuz o yol bizi bekliyor işte. Cafeler işgal etmiş durumda kalenin alt kısımlarını, açıkçası bu durum rahatsızlık uyandırmayacak tarzda. Kale duvarlarının isimlerle dolu olması daha fazla canımı sıktı. İnsanların tarihimize bu şekilde saldırması, bizden olan insanların bunu yapması çok üzücü. Muhteşem manzaranın karşısında denizin maviliğiyle orman yeşili nüansı. Bir tarafında ise farklı işçiliğiyle ve yapımıyla dikkatleri üzerine çeken Yoros Kale duvarları. İçine giremiyoruz bütün kapılar kapanmış durumda. Gözlemeler her yanı sarmış, Anadolu Kavağın’da balıkları görmesem dayanamayıp bir gözleme götürecektim:)
Yoros Kalesi Tarihi
Yoros Kalesi sanıldığı gibi bir Ceneviz yapısı değildir. Kulelerinden birinde görülen tuğladan harflerle yazılmış Grekçe kitabe, buranın Doğu Roma yapısı olduğunu belli eder. 14.yy’ın başlarında, 1305’te kale, Şile Kalesi ile birlikte Türklerin eline geçmiş, ancak fazla bir süre elde tutulamamıştır. 1348’den itibaren de, Karadeniz ticaret yolu hakimiyetine sahip bulunan Cenevizliler buraya hakim olmuşlar, fakat 14.yy’ın sonlarında, Boğaziçi’nin Anadolu Yakasına tamamen hakim olan Osmanlılar tarafından tekrar alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin hemen her tarafındaki kıyı kalelerini tamir ettiren veya yenilerini yaptıran 2. Bayezid burasını da tamir ettirmiş, içine Yoros Kalesi Mescidi denilen bir ibadet yeri yaptırmış, kale dizdarı Mehmet ağa da bir hamam inşa ettirmiş.
Balık Festivali Anadolu Kavağı
Eminönüyle yarışır nitelikte Anadolu Kavağı. Her yer de mis gibi balık kokuları mest ederken gezmeye çalışıyorum. Hatta bir tane mekanda çeşit çeşit balık kızartmışlar, istediğinizi seçip ister ekmek arası isterse de tabakta servis ediyorlar:) İskele kısmı yemekçilerle dolu. Ayrıca Osmanlı işlemeleriyle süslü avize ve abajurler yer yer parlalıklarıyla bezemiş Kavağı. Balıktan sonra çok güzel dondurmalar da yenilmeye değer. En çok yorulduğum gezilerimden bir tanesiydi, değdiğini düşünüyorum fakat arabam olmadan bir daha gider miyim şüpheli 🙂
Tarihine Değinmesek Olmaz Dimi
Geçmişe dair en önemli kaynak Evkiya Çelebi’nin Seyahatnamesi olup, eserinde buradan şu şekilde bahsetmektedir: “Deniz kıyısında büyük bir leman ve bu limana bağlı 200-250 kadar gemi, 800 kadar hanesi bulunan bir Müslüman kasabasıdır. Camii, yedi mescidi, hamamı, 200 kadar dükkan, bekar evleri, sübyan mektebi, bir çeşmesi ve ab-ı hayat suları olan bir kasabacıktır. Halkı tamamen gemici, bağcı ve marangozdur. Hepsi Anadoluludur. Limanında kış ve yaz aylarında 200-300 adet gemi mutlaka vardır.”
Anadolu Kavağı’nı tarih boyunca önemli kılan, şüphesiz stratejik konumu olmuştur. Burası Karadeniz’e kıyısı olan Balkan ülkelerine ve Rusya’ya açılan kapı olması nedeniyle hem askeri hem de ticari olarak önemli bir merkez durumundadır. Çünkü aynı zamanda bir gümrük ve sınır kontrol noktası olmuş ve bu nedenle de ekonomik bakımdan oldukça gelişmiştir.
Anadolu Kavağı’nda tür çeşidi tam olarak bilinmemekle bilikte birçok çeşit anıt ağaç türü vardır. Yaşı tahmini 300-400 yaşlarında olan belediye tarından içi doldurulan doğu çınarı en bilinenidir. Parkın içerisinde kendisini belli etmektedir.