Diyarbakır da gezilecek yerler, arasında eminim bir kaç yer ismi duymuşsunuzdur. İki günlük gezi programımıza Diyarbakırımızı sığdırmamız imkansız ama gezebildiğimiz kadar gezdik biz. Gezdiğimiz yerleri, yaşanılan anılarla harmanlayıp kısaca tanıtmaya çalışacağım.
Diyarbakır ilimiz Güneydoğu Anadolu Bölgesinde orta kısmında bulunur. Doğusunda Siirt, Muş Güneyde, Mardin Batıda, Urfa, Adıyaman, Malatya Kuzeyde, Elazığ, Bingöl illeriyle sınırlıdır. Sert karasal iklimi egemen olmuştur bu yufka yürekli sıcacık insanların memleketine. 13 tane birbirinden güzel ilçesi bulunuyor bizde o ilçelerden birini ziyaret ettik. Silvan’a da değineceğim.
Sabahın erken saatinde yola koyulduk, çarşısından geçerek yapılara ulaştık. O kadar basit olmadı tabi bu. Her birimiz ilgili olduğumuz şeyleri satın almayla vakit harcıyorduk, zor topladı hoca bizi 🙂 Ara sokaklardan geçerek Mesudiye ve Zenciriye Medreselerine vardık. Anadolu Selçuklu Dönemi Medreseleri dersi aldığımdan bu medrese tanıdık geldi 🙂 Bu arada çok güzel bir kahvaltı yaptık Mahabad Kahvaltı Salonu Cafe’de. Çarşıya yakın bir yerde, oldukça tanındık. Van sofrasını aratmadı..
Sayfada neler var
Diyarbakır Ulu Camii
O kadar camii gezdim en etkilendiğim ikinci camii olma özelliği gösterdi bu ulu camii. Atmosferi öyle güzel ki hiç çıkmak istemedim.
Diyarbakır’da bulunan Ulu Camii, Anadolu’nun en eski tarihi değerlerinden birisidir. Camii Hz.Ömer (r.a) döneminde 639 yılında şehrin merkezindeki en büyük mabed olan Martoma Kilisesinin bulunduğu yere yapılmıştır. Sonrasında ise 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın emri ile büyük bir onarım görmüştür. Ulu Camii, çeşitli dönemlerde gördüğü tadilat ve onarımlarla bugünkü halini almıştır.
Büyük Selçuklu hükümdarı olan Melikşah, Nisanoğulları ve İnal, Anadolu Selçuklu hükümdarı olan Gıyaseddin Keyhüsrev, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Artuklular ve Osmanlı padişahlarının çoğuna ait kitabeler caminin muhtelif yerlerinde yer almaktadır. https://www.yeniakit.com.tr/haber/buyuk-bir-saheser-diyarbakir-ulu-camii-450990.html
Tarihin her döneminde ibadet merkezi olarak kullanılan Ulu Camii Diyarbakır’daki en büyük yapılar topluluğudur. Bu yapının iki camisi (Hanefiler ve Şafiler Bölümü), iki medresesi (Zinciriye ve Mesudiye), doğu-batı minaresi,maksuresi, abdesthane kısımlarından oluşmakta ve bütün bu külliyenin ortasında büyük dikdörtgen bir avlu yer almaktadır. Camiye giriş üç ayrı yerden sağlanır. Doğu tarafında bulunan kapıya ana (taç) kapı denir.
Bu giriş kapısının her iki köşesinde aslanla boğa mücadelesini simgeleyen ve simetrik olarak işlenmiş kabartma bir figür yer almaktadır. İki hayvanın mücadelesini konu alan ana giriş kapısı oldukça geniş boyutlu bir kemer şeklinde bu yapının avlu bölümüne ulaştırır. Ulu caminin planı dikdörtgen şeklindedir ve çok sütunludur. Avlu içerisinde yer bulunan sekizgen planlı ile yapılmış şadırvan, sekiz adet sütun üzerine yerleştirilerek inşa edilmiştir.
https://www.yeniakit.com.tr/haber/buyuk-bir-saheser-diyarbakir-ulu-camii-450990.html
Zenciriye Medresesi
Sincariye Medresesi olarak da anılan Zenciriye, tipik bir medrese olsa da Evliya Çelebi’ye göre o dönemin alimlerinin değer verdiği medreselerden biri konumundaymış. 1934 yılındaki onarımından sonra Diyarbakır Arkeoloji Müzesi olarak bile kullanılmışsa da sonradan Sur İlçe Müftülüğü tarafından yatılı kuran kursu olarak hizmete girmiş.
Mesudiye Medresesi
1223 yılında Artuklular Dönemi’nde yapılan medresenin ismi, inşasını yapan ustanın isminden geliyor. Zamanın en iyilerinden olan medresede hem İslami bilgiler verilmiş hem de Fen ilminin öğrenilmesinde çok büyük katkı sağlamış. Medreseyi öne çıkaran şey ise doğal afetlere karşı uyarıcı bir etkiye sahip dönebilen sütunlar inşa edilmiş olması. Bu sütunları Divriği Ulu Camide de görmüştük. Burada da dönme söz konusu değil artık.
Diyarbakır Kalesi
Binlerce yıldır kutsal bir emaneti bekler gibi bu kentin tarihî bekçiliğini yapan Diyarbakır Kalesi, kente can veren Dicle Nehri’nin yanında yükselen bazalt platonun doğu kıyısındaki geniş düzlük üzerinde yer alıyor. Kale, kentin ilk kurulduğu İçkale ve onu tamamlayan dış kaleden oluşuyor.
İçkale, ilk yerleşim yeri olarak kentin çekirdeğini oluşturdu. Burada bulunan küçük çaplı kale, M.Ö. 3700-3500 yılları arasında Hurri-Mitanniler tarafından inşa edildi. Diyarbakır küçük krallıklarla birlikte tarihin değişik zamanlarında 20’den fazla medeniyeti temsil eden kavim, devlet ve kültüre ev sahipliği yaptı. Egemen olan her medeniyet kendi güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda surları genişletti. Surlar M.S. 349 yılında Roma İmparatoru II. Constantius zamanında yeni baştan onarıldı. 362 yılında Sasaniler ile Romalılar arasında yapılan anlaşmayla, Roma’nın önemli kalelerinden biri olan Nusaybin (Nisibis) Kalesi, Sasanilerin eline geçti, burada bulunan Hıristiyan halk dinsel nedenlerle Diyarbakır’a göç ederek, kalenin batı kısmındaki düzlükte iskan edildi. Bu göçten sonra 367-375 yılları arasında kentin batı surları yıktırılarak Nusaybin (Nisibis) halkı sur içine aldı, böylece Diyarbakır Kalesi yeni biçimini almış oldu. http://www.diyarbakir.bel.tr/diyarbakir/gezilecek-yerler/diyarbakir-kalesi.html
Yeni surlarla şehir genişleyince, yönetim merkezi olan ilk kale, İçkale durumuna geldi. İçkale’nin ikinci kez genişletilmesi (16 burç ve 2 kapı eklenerek) 1524-1526 yılları arasında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapıldı. Daha sonra yapılan eklenti ve onarımlarla günümüzdeki son halini aldı. Ayrıca İçkale’de bulunan ve ilk yerleşim noktası olarak bilinen Amida Höyük’te (Virantepe) 1961-1962 yılları arasında yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında, 1200-1222 yıllarından kalma Artukoğulları devrine ait saray kalıntıları ortaya çıkarıldı. İnce ve Arap adıyla da bilinen ve Mervani hükümdarı Nasruddevle Mansur ile Eşi Sittünas‘ın mezarı da İçkale’de bulunuyor.
http://www.diyarbakir.bel.tr/diyarbakir/gezilecek-yerler/diyarbakir-kalesi.html
Deliler Hanı (Hüsrev Paşa Hanı)
Gazi Caddesi üzerinde, Mardinkapı’da yer alan han, günümüze kadar gelebilmeyi başarmış Diyarbakır’daki en büyük handır. Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşa tarafından, Hicaz’a ve İpek Yolu üzerindeki Suriye, İran ve Hindistan’a gidecek olan ticaret kervanlarına hizmet etmek için yaptırılmıştır. Hanın inşaatına 1521 yılında başlanmış, 1527’de tamamlanmıştır. Bu hana hacca giden kervanlara rehberlik eden delillerin (rehber) burada konaklamasından dolayı Deliller Hanı da denilmektedir.
Siyah bazalt,beyaz kalker, moloz taş ve tuğla kullanılarak, iki kat şeklinde inşa edilmiştir. Geniş avlusunda bir şadırvan yer almaktadır. Konaklama amaçlı odalar ve ahırlar avlunun etrafında dizilmiştir. Doğu-batı yönünde uzanan kemerlerin aralarındaki nefler, boydan boya beşik tonozlarla örtülmüştür. Giriş kısmında ve karşısında yer alan merdivenlerle üst kata bağlantı sağlanmaktadır. İkinci katta ise kalın ayaklara dayanan revaklar ve bu revakların ardında derin, küçük kapılı han odaları yer almaktadır.
Değişik dönemlerde çok sayıda restorasyon geçiren han, günümüzde butik otel olarak kullanılmaktadır. http://turizm.diyarbakir.bel.tr/tr/i/H%C3%BCsrev_Pa%C5%9Fa_Han%C4%B1_Deliller_Han%C4%B1
On Gözlü Köprüsü
On Gözlü Köprü Kent Merkezinin güneyinde, Mardin Kapı’nın üç km dışında yer almaktadır. Dicle Köprüsü, Silvan Köprüsü, Mervani Köprüsü olarak da bilinen yapı, 1065-1067 yılında Mervanoğulları zamanında yapılmıştır. İslam öncesine inen temeller üstünde yapıldığı söylenmektedir (İlter,1978).
Dicle Nehrinin kıvrımları ve debisinin durumuna göre Diyarbakır’a yakın olabilecek bir köprünün inşaatı için en uygun yerlerden biri On Gözlü Köprü’nün yeridir. Köprünün çokça yıkılmış ve onarılmış olduğu düşünülerek köprü zemininde antik döneme ait zemin kalıntılarının bulunması da muhtemeldir. Ayrıca yapının temel bölümünde kullanılan taşların, boyut olarak diğer bölümdeki taşlardan daha büyük olduğu gözlenebilmektedir. Diyarbakır’a direk girişi sağlayan başka bir köprü ya da Diyarbakır’a On Gözlü Köprü ‘den daha yakın bir köprü bulunmamaktadır. Dolayısıyla bazı kaynaklarda Diyarbakır’daki antik döneme ait köprü diye anılan köprü On Gözlü Köprü olması ihtimali vardır (Halifeoğlu, 2007 ve Dalkılıç vd., 2009).
Köprünün uzunluğu 172 m. dir. Genişliği ise batı tarafından başlamak suretiyle ilk beş
gözde 10 m beşinci gözden itibaren sonuna kadar yaklaşık 4 m kadar daralmaktadır
On gözlü yapının ilk beş gözü ile son iki gözü eşit açıklık ve kemer düzeninde yapılmıştır.
Ortadaki üç kemer ise diğer gözlerden açıklık ölçüsü ve kemer biçimi açısından farklılık
gösterir. Yapının geçirdiği onarım ve tamamlama aşamalarında iç kısma çekilerek bu
şekilde düzenlenmiş olduğu mevcut izlerden de anlaşılabilmektedir (Dalkılıç, Halifeoğlu,2009).
Malabadi Köprüsü
1147 tarihli inşa kitabesine göre, Timurtaş b. İlgazi b. Artuk tarafından Artukoğulları Döneminde inşa ettirilen ve 12. yy. Selçuklu Dönemi anıtsal mühendislik-mimarlık başyapıtlarından olan tarihi Malabadi Köprüsü, 40.86 m açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür.
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR-163968/silvan-malabadi-koprusu-diyarbakir-2016.html
Malabadi Köprüsü; üzerinde bulunan insan, güneş ve arslan figürlü kabartmaları ve bünyesinde bulunan barınağı, helası ile özgün ve az sayıdaki köprü örneklerimizdendir.
O kadar yorgun olmamıza rağmen bu köprüde uzun uzun halay çektik hiç unutmam. Köprü üzerinde müzisyen abiler denk geldi, çokta güzel halay türküsü çaldılar dayanamadık, yorgunluğumuz falan hepsi gitti. Bir de Diyarbakır’da her yapı yanında minik çocuklar para karşılığı size yapının tarihini anlatıyor. İnanın bana o kadar zekiler ki , coşkulu anlatımlarıyla ve kesin bilgileriyle hayran kaldık resmen. Dillerinde Malabadi ile ilgili şarkı düşmüyor, gün sonunda bizde kendimizi o şarkıyı söylerken bulduk. Malabadi Köprüsü, Oda olduda bitti… 🙂 Vee efsanesi de var, eğer oraya gitme şansınız olursa kesinlikle o çocuklardan efsaneyi dinleyiniz.
Keçi Burcu-Kız Burcu-Birca Keçiké
Keçi Burcu, Mardinkapı semtinde yer alıyor. Güneş Tapınağı üzerinde kurulmuş olan bu burcun kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, üzerinde yer alan kitabeden Mervaniler tarafından onarıldığını öğreniyoruz.
Hevsel Bahçeleri’nin, tarihi Ongözlü Köprü’nün, Dicle Nehri’nin, Kırklar Dağı’nın, Seman Köşkü’nün (Gazi Köşkü) ve Suriçi’nin panoramik açıdan izlenebileceği en muhteşem noktalardan biri. Keçi Burcu Diyarbakır Surları üzerindeki en eski ve en büyük burç. Burcun içinde ön kemerinin taşı üzerinde bulunan kuş figürü dikkat çekiyor. Burç 2004 yılında Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve halen sergi alanı ve resepsiyon salonu olarak kullanılmakta.
Halk arasında Keçi Burcu ile ilgi söylenen bir mani:
Birca Keçikê zozan e (Kız Burcu yayladır)
Seyrangeha qîzan e (Kızların seyrangahıdır)
Ez yara xwe nas dikim (Ben yarimi tanırım)
Tava hiva rezan e (Bağların ay ışığıdır)
Haftanın bazı günlerinde tango geceleri düzenliyorlar, inanılmaz değil mi? Surların arasından bu burca ulaştık ve Diyarbakırda olmasına rağmen oluşan güven ve eğlence ortamı beni çok sevindirdi. Cafesinde oturup çay içmek nasibimmiş çok şükür 🙂
Gazi Köşkü
Gazi veya Seman Köşkü de denmektedir. 15. yy.da inşa ettirilmiş olan yapı Akkoyunlu mimarisinin tipik özelliklerini taşımaktadır.
http://www.gazikosku.com/
Atatürk, Çanakkale Savaşından sonra 1916 yılı Şubat ayı sonlarında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu, cephesinde görevlendirilmiş, 14 Mart 1916 günü Kolordu Karargahı olan Diyarbakır’a gelmiştir. Diyarbakır surlarının dışındaki Semanoğlu Köşkü kendilerine konut olarak tahsis edilmiştir. Atatürk 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmıştır.
Silvan Kalesi
İlçemizde bulunan bu kale m.ö 80’li yıllarda Tigran Krallığı tarafında inşa edilmiş bulunuyor. Daha sonra Bizans imparatorluğu tarafında günümüzdeki haline kavuşmuş Kale dünya üzerinde Dolgu ile yapılan ilk kaledir. Burada kalkerli taşlardan inşa edilen bu kale tarih boyunca önemli bir yere sahiptir.
Selahaddin Eyyubi Ulu Camii
İlçe merkezinde bulunan bu cami Eyyubiler hükümdarı Selahaddin Eyyubi ismini almıştır. İlçede bulunan en eski ve en büyük camisidir. 1031 yıllında yapılmıştır. yıkılan kısmı 1913 yıllında inşa edilmiştir.
Diyarbakır’da Gezilecek Diğer Yerler
- Diyarbakır Surları
- Tarihi Hasan Paşa Hanı 1573
- sülüklü Han 1683
- Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi
- Göletli Park
- Surp Giragos Ermeni Kilisesi
- Silvan Ulu Camii
- Burçlar
- Dicle Nehri
- Diyarbakır cezaevi
Diyarbakır’ın Neyi Meşhur
Kadayıfı, Kuru Patlıcan Dolması, Diyarbakır Çöreği,