Erzurum da gezilecek yerler, Selçuklu eserlerinin çokluğu ve çağ kebabının güzelliği, soğukluğuna aldırış etmeden gezmemizi sağladı 🙂 Kars Sarıkamış’dan Allahuekber Dağlarının içerisinden geçerek Erzurum’a geldik. Sabah mayıs ayında ılıktı hava bizleri çok üzmedi. Yol kenarlarında, az gezilen yerlerde kar kalıntıları vardı. Erzurum Kayseri, Konya gibi bir çok güzel eserlerini merkezde toplayabilmiş. Benim unutmadığım Ulu Camii anlatılamaz bir atmosferde çok güzel anlatımıyla hocamızın ağızında ölümsüzleşti adeta. Ruhuma işleyen ender yerlerden birisiydi Erzurum Ulu Camii. Bir çok özel yere ve üne sahip bu ilimizin gezilecek yerlerine bakalım şimdi.
Sayfada neler var
Erzurum Ulu Camii
Ulu Cami; Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179 yılında yaptırılmıştır. Saltuklular’ın “Atabey” isminden dolayı buraya “Atabey Camisi” de denmektedir. Yapının üst örtüsü mihrap duvarına dikey olarak inşa edilmiştir. Geniş bir orta nef ve bunun iki yanında üçer nefle birlikte toplam yedi neften oluşmaktadır. Yirmisekiz serbest “L”, “T” ve dikdörtgen şekilli paye üzerine oturtulan cami, 51 x 54 m ölçülerindedir. İbadet mekânındaki üst örtüyü, on altısı duvarlara bitişik olan kırk paye taşımaktadır. Sultan 4. Murat zamanında yiyecek deposu olarak kullanılan cami, değişik tarihlerde beş kez onarılmıştır. Erzurum Valisi Hüseyin Paşa 1639’da, Ali Efendi, 1826’da camiyi onarmış; bunu 1858 ve 1860 yılında yapılan onarımlar izlemiştir. Cami, son olarak, 1957- 1964 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Gezerken umarım rehber dışında orada yaşayan imam amcamız karşınıza çıkarda bizim aldığımız hazzı sizlerde alabilirsiniz.https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/ulu-cami823578
Mecidiye ve Aziziye Tabyası
Erzurum da yapılan ilk tabyaların tarihi 18. yüzyıldaki Osmanlı-İran savaşına kadar uzanır. Ancak en büyük tabyalar 19. yüzyılın başından itibaren, Ruslar’ın Doğu Anadolu’ya yaptıkları baskın ve istilalardan şehri korumak amacıyla inşa edilmiştir. Şehrin çevresinde, görüş açısı yüksek tepelere inşa edilen bu stratejik yapıların sayısı 22’yi bulmaktadır. İçlerinde karargah binaları, askeri barınaklar, eğitim sahaları, yemekhaneler, sarnıçlar, pusu odaları yer alan bu tabyalar; bazen tek, bazen de bir kaç büyük yapının birleşiminden meydana gelir. Büyüklükleri ve konumları değişen tabyaların en önemlileri şehrin hemen doğusunda bulunan Mecidiye ve Aziziye tabyalarıdır. Tabyaların tamamı taştan inşa edilirken, mimari üsluptan ziyade sağlamlık ve kullanım esasları ön plana çıkartılmıştır. Yan yana odalardan meydana gelen tabyaların, üzerleri kalın bir toprak tabakasıyla örtülmüştür. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/erzurum-tabyalar
Nene Hatun Kimdir ?
Savaş zamanlarında kurtulşumuz için çocuklarını bile düşünmeyen kadınlarımızdan biri Nene Hatun. Tabyaları gezerken anımsıyoruz. Ermeni askerleri bir gece Türk askerleri uykudayken Aziziye tabyasına girip hepsini kılıçtan geçirir. Ermenilerin arkasından gelen Rus birlikleri ise zorlanmadan tabyayı ele geçirir. Bu gelişmeleri yaralı kurtulan bir askerden duyan yöre halkı ellerine ne geldiyse alır ve vatanını savunmaya çalışır. Nene Hatun da işte bu savunanlar arasındaydı. Çocuğunu, savaştan yaralı gelip evde ölmüş olan abisinin yanına bıraktı ve oda vatanını korudu. Nene Hatun’u unutmayalım, araştıralım..
Yakutiye Medresesi
İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto döneminde Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmıştır. Anadolu’daki kapalı avlulu medreselerin en büyüğü olan Yakutiye Medresesi, plan düzeni, dengeli mimarisi ve iri motifli süslemeleri ile Erzurum’un en gösterişli yapılarından biridir. Yapının taç kapısı cepheden dışa taşmaktadır. Dört eyvanlı iç mekân da bulunan dikdörtgen avlunun orta bölümü mukarnaslı bir kubbe ile diğer kısımları ise sivri kemerli beşik tonozlarla örtülüdür. Taç kapının yan yüzlerinde, silme kemerle çevrili nişler içinde pars ve kartal motifleri dikkat çekmektedir. Ajurlu bir küreden çıkan hurma yaprakları, iki pars ve kartal figürlerinden oluşan hayat ağacı Orta Asya Türklerinin önemli simgelerini bir araya getirmektedir. En gösterişli medreselerdendir. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/yakutiye-medresesi
Taşhan-Rüstem Paşa Kervansarayı
Rüstem Paşa Kervansarayı;-Taşhan adıyla da anılan Rüstem Paşa Kervansarayı, Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem Paşa tarafından 1561 yılında yaptırılmıştır. Yapı, Osmanlı kervansaray mimarisinin şaheser örneklerinden biridir. Burası yolcuların gece ve gündüz her çeşit ihtiyaçlarının karşılandığı yerdi. Rüstem Paşa Kervansarayın da imarethane, mescit, dinlenme yeri, bezirgân dükkânları, deve, eşek, öküz, manda ve atların bağlandığı bölümler yapılmıştır. Ancak, bunların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır. Batıya bakan beşik tonozlu giriş kapısı üzerindeki kitabede, Erzurum’un serhat şehri olması dolayısıyla, buraya “ribat” denildiği dikkat çekmektedir. Ribatlar, sınırları korumak amacıyla içerisinde 40-50 civarında akıncı birliğinin bulunduğu bir çeşit ileri karakol binalarıdır. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/rustem-pasa-kervansarayi-tashan
Çifte Minareli Medrese
Erzurum’un sembolü haline gelen bir Selçuklu eseridir. Genelde 13. yüzyılın sonlarında yatırıldığı kabul edilmektedir. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat‘ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olabileceği düşüncesi ile adına Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Yaklaşık 35 x 46 m boyutlarında olan medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir. 26 x 10 m ölçülerindeki avlusu, dört yönden revaklarla çevrilidir. Avlunun her iki tarafında öğrenci ve öğretmen odaları sıralanmaktadır. Medresenin zemin katında on dokuz, birinci katında ise on sekiz odası bulunmaktadır. Girişin batısındaki kare mekân, mescid olarak kullanılmıştır. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/cifte-minareli-medrese
Üç Kümbetler
Anadolu’da bulunan anıt mezarların en güzel örnekleri arasında yer almaktadır. Üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve 12. yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır. Diğer kümbetlerin kime ait oldukları bilinmezken bunlarında 14. yüzyılda inşa edildikleri tahmin edilmektedir. Kümbetlerin yanında bulunan kare şeklindeki küçük yapının ne olduğu konusunda ise farklı görüşler bulunmaktadır. Bunun da bir kümbet veya mescit olduğu belirtilmektedir. Üç kümbetler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1956 yılında onarılmıştır. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/uc-kumbetler
Emir Saltuk Kümbeti
kesme taştan yapılmıştır. Sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. İki renkli kesme taştan yapılan kümbetin üçgen alınlıklarında, yuvarlak kemerli, kasnak nişlerinde boğa, yılan, yarasa, kartal gibi hayvan kabartmaları bulunmaktadır. Bu kabartmalar, Orta Asya Türk takvimlerinde yer alan burç figürlerini andırmaktadır. Nişlerden birinin içerisindeki boğa boynuzları arasında insan başı işlemesi dikkat çekmektedir. Emir Saltuk Kümbeti’nin sekiz cephesinin dört yüzünde birer çift pencere yer almaktadır. Kümbetin, kuzey yönünde bulunan giriş kapısının saçakları üzerinde geometrik bezeme ile çiçek ve hayvan figürleri görülmektedir. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/uc-kumbetler
Erzurum Kalesi
Erzurum Kalesi, biri şehrin güvenliğini sağlayan muhafız askerlerin bulunduğu iç kale diğeri de halkın ikamet ettiği cadde, sokak ve mahalleleri de içine alan dış kaleden oluşmaktadır. İç kalenin avlusunda tuğladan bir hamam ve oda halinde mekânlar yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde iç kalenin kuzey duvarı bitişiğinde İç Kale Mescidi yapılmıştır. Kırklar Türbesi, Ebu İshak-ı Kâzerûnî Türbesi ve Ali Ağa Çeşmesi de bu yapılara eklenmiştir. Günümüzde dış kalenin surları büyük ölçüde yıkılmış olup yalnızca dört yöne açılan kapıların isimleri bilinmektedir. Bunlar, Tebriz Kapısı, Erzincan Kapısı, Gürcü Kapısı ile sonradan açılan İstanbul Kapısı ve Yeni Kapı’dır. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/erzurum/gezilecekyer/erzurum-kalesi
Lala Mustafa Paşa Camii
Erzurum’da Osmanlı dönemine ait ilk cami özelliği taşıyan yapı, burada inşa edilen diğer Osmanlı camilerine de rol model olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’ın komutanı, Kıbrıs fatihi, Sadrazam Lala Mustafa Paşa, Erzurum Beylerbeyi görevini yürüttüğü dönemde, 1562 yılında camiyi yaptırmıştır. Mimarisi Mimar Sinan’a ait olan eserin yanında bir saray, bir de sıbyan mektebi yer almış, ancak bunlar günümüze kadar ulaşamamıştır.
Tortum Şelalesi
Erzurum’un Uzundere ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 1987 yılına kadar Tortum ilçesi sınırları içerisinde yer alan Tortum Şelalesi, bu tarihten itibaren Uzundere’nin Tortum’dan idari olarak ayrılmasıyla birlikte Uzundere ilçesine bağlanmıştır.
Şelalenin ve çevresinin deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 1000 metredir. 1700’lü yıllarda Kemerlidağ’dan ayrılan büyük heyelan kütlesinin Tortum Çay’ının aktığı Tev Vadisini kapatmasıyla oluşmuştur. http://www.erzurumkulturturizm.gov.tr/TR-174618/tortum-selalesi.html
Erzurum da Gezilecek Diğer Yerler
- Erzurum Müzesi
- Atatürk Evi
- Olimpiyat Parkı
- İbrahim Paşa Camii
- Bakırcı Camii
- Narmanlı Camii
- Kurşunlu Camii
- Muratpaşa Hamamı
- Öşvank Kilisesi
- Palandöken Kayak Merkezi
Erzurum’un Neyi Meşhur
Çağ Kebabı, porsiyonu bir şişten ibaret biraz da pahalı. Siz yeter demeden getirmeyi bırakmıyorlar 🙂 Ama tadı çok güzelmiş, et severlere duyurulur. Oltu Taşı, tesbih olarak şekil şekil yapılmış, arkadaşlarımız dayanamayıp almıştı buda çok ucuz sayılmaz 🙂