İstanbul Arkeoloji Müzesi, genelde pazartesi günleri Gülhane taraflarından olduğumdan müzeyi gezmek bir türlü mümkün olmadı. Bugünü kültür gezisine ayırdığımdan ilk işim Gülhaneye gelmek oldu. Müze Topkapı Sarayına giderken yol üzerinde solda kalıyor, bu yüzden çekindim kalabalık olur diye ama değildi. Bencil olmak istemiyorum fakat bu tarz yerlerde ben varken az insan olmasından yanayım. Kalabalıkta istediğim kadar bir eser üzerinde inceleme yapamıyorum, istediğim eseri o anda çekemiyorum gibi nedenlerden ve yapılan gürültüden dolayı rahatsız oluyorum.
Sayfada neler var
Nerede
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul’un Sultanahmet semtinde, Gülhane Parkı’ndan Topkapı Sarayı’na çıkan Osman Hamdi Bey yokuşunda yer almaktadır. İsminin çoğul olarak kullanılmasının nedeni, idaresi altında Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ayrı müzeyi bulundurmasıdır. http://www.istanbularkeoloji.gov.tr/TR-205207/muzemize-genel-bakis.html
Arkeoloji Müzesinin Bahçesi
Müze girişinde işlemeli sütun başlıkları vardı, bahçeyi ona göre ayarlamışlar içinde cafesi de var. Çeşitli çeşme yapıları, insan heykelleri bulunuyor. Bahçesi de müze içi kadar güzeldi. Büyük bir kartal tasviri beni izlerken, her eserin fotoğrafını çekmek ilginç oldu 🙂 Ayrıca bu bahçede restorasyon çalışmaları var, sağ tarafı yeniliyorlar. Solda ise mavinin her tonunun kullanıldığı Çinili Köşk çağırıda bulunuyordu, orayıda gezmemiz için..
Çinili Köşk
Türk çini ve keramik sanatının başarılı örneklerinin sergilendiği bir müze olarak işlevini sürdüren Çinili Köşk, 1472 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirildi. İçini ve dışını süsleyen çinilerden ötürü “Sırça Saray veya Kasr-ı Kaşi” olarak da tanınmaktadır.
Arkeoloji Müzesi Çinili Köşk Arkeoloji Müzesi Çinili Köşk Çinili Köşk
Çinili Köşk Müzesinin salon ve odalarında Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı çini ve keramiklerinin 12.yüzyıl sonu- 20.yüzyıl başlarına tarihlenen örnekleri sergilenmektedir.
Arkeoloji Müzesinin İçi
İçeriye ilk girişte Sidon Nekroplu Eserleri bulunuyor. Bu eserler sidon ve çevresinde antik yerleşmelerde bulunmuş Anthropoid Lahitler, Boyalı Figürlü Steller ve Cippuslar sergilenmekte. Yandaki salonda Sidon nekropolü’nün ayrıntılı anlatıldığı sergilemenin devamı bulunuyor.
Anthropoid Lahitler, insan bedeninin dış hatlarını anatomik biçimde işleyerek yapılan lahitler anthropoid olarak adlandırılır. Bu terim ilk 1864 yılında semitler ve dinsel araştırmalar sırasında kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle bu lahitleri yüz ayrıntıları çok detaylı işlenmiş.
Diğer Bölümlerde Olanlar
Gezime devam ettiğimde birbirinden farklı boyutta ve şekilde heykel dizelerine rastladım. Müzenin büyük bir kısmı bunlardan oluşuyor. Bazıları çok iyi korunmuş durumda. Ellerini kalplerine koyan insan figürleri, yazılı taş parçaları, ahşap işlemeli sanduka, mermer lahitler çok çok fazla. Lahitlerin üzerlerinde ki işlemeler çok belirgin. Mesele bir tanesinde çocuk tasvirli melekler birbirine sarılmış, öpüyorlar ve dans ediyorlar, pelerinlerini uçuruyorlar 🙂 Bir tanesinde lüle saçlı adam ve kucağında eşi oturuyor, yanlarında insanlar ayakta bekliyor. Bir tanesinde melekler hayvanlarla mücadele ediyor, yine medusalar farklı tarzda yapılmış.
İstanbul Arkeoloji Müzesi İstanbul Arkeoloji Müzesi İstanbul Arkeoloji Müzesi İstanbul Arkeoloji Müzesi
İçerisinde lahit çok demiştim ama bir tanesi varki hem büyüklüğü ile hem de işlemeleriyle diğerlerinden tamamen ayrılıyor. Tam ortaya koymuşlar Sidamara Lahti, tamamen mermer, Roma Dönemine ait inanılmaz güzellikte. Lahtin üstünde oturmuş melekler üzüm tutuyorlar, ortada atlı askerler birbirlerinin ellerini tutuyorlar, altta ise çeşit çeşit insan farklı şekilde işlenmiş haraket ediyorlar..
Üst Kat
Merdivenin tam ortasında ki duvarda Medusa Başlı Madalyon yer alıyor. Medusa seyirciye tam karşısından bakmak yerine başını hafif sola çevirmiş. Dolgun yanaklı güzel yüzlü olarak tehdit oluşturmasa da kaşları ve simetrik saçları tam tersine inandırıyor insanı. Saçlarını oluşturması gereken yılan çenesinin kenarlarında birbirine geçmiş. Saçının tepesinde iki küçük kanatçık iliştirmişler. Merdivenin yanlarında minik asılı fotoğraflar yer alıyor. eserlerin fotoğrafları bunlar. İkinci katta da küçük eşyalar sergi alanını oluşturuyor. Eserlerin envanterinin tutulduğu defter, testiler, mutfak gereçleri var burada da.