Galatasaray Müzesi

Posta ve Telgraf Merkezi

Posta ve Telgraf Merkezi

Posta ve telgraf merkezi, öncelikli gezi hedefimiz değildi. Bir haftadır internet üzerinde galatasaray kupalarının ve tarihinin sergilendiği aynı zamanda posta ve telgraf müzesi olan yerle ilgili bilgiler alıyordum. Hazır taksimdeyken ve görmüşken girdik gezdik. Taksim her zamanki gibi yine çok kalabalıktı. İstiklal caddesini turladık, yabancı insan çeşitliliğinin arasında mağazalara daldık, birazda üşüdük.

Bu müze Galatasaray Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi iş birliğiyle yürütülüyor. İçerisinde kulüp ile ilgili her şey var. Birbirinden özel kupalar. Gelmiş geçmiş en iyi Galatasaraylı futbolculara ait forma ve eşyalar ,yöneticiler, kurucuların hayatları anlatılıyor. Hatta çok özel bir bölümde var. Atatürk’ün kahve içtiği fincan ve bardağı bulunuyor. Bu fincan 28 Aralık 1932, bardak ise 3 Aralık 1930 yıllarına aittir. Müzede ayrıca Metin Oktay’a ait heykelde yer alıyor, 9 numaralı formasıyla birlikte. Önemli maçların güzel anılarıda sergileniyor burada. Bir Fenerbahçeli olarak Galatasaray Müzesini gezmek benim için farklı bir deneyim oldu. Ali Samiyen’in koltukta oturmuş heykeli de güzeldi.

Santa Maria Draperis- Latin Katolik Kilisesi

İstiklalde tur atarken ilk gittiğimiz yer burasıydı aslında. Bir çok defa önünden geçtiğimizde kapalı olan bu kilise bugün açık haldeydi. Fırsatı kaçırmadan girdik bizde. İnanılmaz güzeldi içi ikonaları içerisinde ki tabloları ve mimarisi gerçekten görülmeye değer.

IMG 20190209 141444 1000x750 - Posta ve Telgraf Merkezi
Santa Maria Kilisesi

Fransiskenlerin 1453’te Sirkeci’de “Santa Maria” adlı bir kiliseleri vardır. Daha sonra Galata’ya taşınırlar. Kilise 1584 yılındaki Galata’yı kasıp kavuran yangında kül oluverir. Bunun üzerine yine bu tarikata gönül vermiş olan Madam Draperis kilisenin yeniden yapımı için arsa bağışlar. Yeni kilise arsasını bağışlayan Madam Draperis’in de adının eklemlenmesiyle 1590’lı yıllarda açılır. Yani kilise artık Santa Maria Draperis kilisesi olmuştur.

Talihe bakın ki bu yeni yapılan kilisede 1660’da ki yangında yeniden yanar. Ve yeniden yapılır. Yeni yapılan kilise, 1678’deki yangında bir daha yanınca, artık bu bölgeye yani Galata civarına bir daha yapılmaz.

Beyoğlu’na yapılır ya da o zamanki adıyla Pera’ya. Ama burda çıkan yangında da yanar. Bu sefer 1769 ‘da bugünkü olduğu yere yapılır. 1870 deki Beyoğlu yangında yeniden yanar. Haliyle yeniden yapılır. Şu anki kilisede bu yangından sonra yapılan kilisedir.

Yani Santa Maria Draperis Kilisesi’nin Sirkeci’den başlayıp, Galata’ya oradan Beyoğlu’na uzanan bir yolculuk tarihi vardır.

Tıpkı bir manastırın içinde oturup, yıllarca bir odada ibadet etmektense, sürekli yolculuk yaparak insanlara çağrı yapmanın daha doğru olduğuna inanan Fransisken Keşişler gibi.

1904 yılında yapılan kilisenin girişinde bulunan kitabe özellikle dikkat çekici.  Çünkü Hristiyanların önderi Papa’nın adı bir caminin kitabesinde yazılı mıdır bilmiyorum ama bir İslam Halifesi’nin adı bir  kilisenin giriş kitabesinde yazılıdır. O da bu kilisedir. Bu kitabede  Sultan 2. Abdülhamit’e (ve dönemin belediye başkanı Rıdvan Paşa’ya ) kilise yapımı sırasında gösterdikleri kolaylıklar için teşekkür ediliyor.

Atlas Sineması

Tarihi doku içerisinde sinema keyfi yapmış olmak ayrıcalıklı bir durum biliyorum 🙂 Organize İşler 2 filmini burada izledim. Salona girmeden önce eski film çekim araçları vardı, duvarlarda eski önemli sanatçılarla bir bütünlük oluşmuş. Sinema dışında hediyelik eşyalar satan yerlerde var burada. Son durağımız Atlas Sineması oldu güzelce filmimizi izledik ve günü bitirdik..

Atlas Sineması, İstiklal Caddesi üzerinde adını verdiği Atlas Pasajı’nda bulunan, aynı zamanda İstanbul’un en büyük ve tarihi sinemalarından birisidir. Yakın dönemde yenilenen Atlas sineması, 1870’deki Büyük İstanbul Yangınından sonra Sultan Abdülaziz zamanında Ermeni işadamı Agop Köçeyan tarafından kışlık ev olarak kullanılmak üzere yaptırılmış. Taş ve dökme demir kullanılarak karkas özelliklerde inşa edilen binanın bugün pasaj olarak kullanılan zemin katının eskiden at ahırı olarak kullanıldığı daha sonra ise at cambazhanesine dönüştürüldüğü biliniyor.

http://www.beyogluatlas.com/?s/beyoglu-atlas-sinemasi

Zamanla ihtiyaçlar doğrultusunda binanın mimari şekli değiştirilerek bugünkü pasaj kısmına ilave yapılmış ve konak kısmıyla birleştirilmiş. Konak daha sonra Köçeyan tarafından Taksim Vosgeperan Ermeni Kilisesi’ne hediye edilmiş.1932’de geçirdiği onarımın ardından eğlence ve sanat merkezi haline gelen Atlas Pasajı’nda, 19 Şubat 1948’de[1] 1.860 kişilik kapasite ve 35 loca ile Beyoğlu’nun en büyük sinemalarından biri olarak Atlas Sineması, yine 1948’de Kulis Bar Restoran, 1951’de Küçük Sahne Tiyatrosu açılmış.

http://www.beyogluatlas.com/?s/beyoglu-atlas-sinemasi

1985’te Hazine’ye devredilen tarihi sinemayı şu anda Türker İnanoğlu ve İrfan Atasoy işletiyor. Yakın dönemde restorasyondan geçen ve ses düzeninden localarına, fuayesine kadar tepeden tırnağa yenilenen tarihi sinemada 500, 130 ve 85 kişilik olmak üzere üç ayrı salon bulunuyor. Anfi tiyatro şeklinde yapılanan ana salonda hemen her yerden aynı konforda film izlemek mümkün. Perdesinin büyüklüğü de Emek Sineması gibi İstanbul’daki birkaç sayılı sinema arasında. Balkonlar locaya çevrilmiş ve 2,4,6 ve 8 kişilik bu localara yatar koltuklar konulmuş. http://www.beyogluatlas.com/?s/beyoglu-atlas-sinemasi

Beğendiysen paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Takvim

Haziran 2023
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930  

Ücretsiz Tüm Kamp Yerleri

error

Blogun tadını çıkardın mı:) Öyleyse takip et ;)